Cumartesi, Mart 22, 2008

www.mettsalat.de

Blog dünyasında bir kardeş blog buldum! İş için ziyaret ettiğim Almanya eBay’de tesadüfen oradaki iş arkadaşlarımdan Dominik Stiefermann’ın da bir et tutkunu olduğunu ve bu konuda yazdığı bir blogu öğrendim. Tabii biz eBay’i bir kenara bırakıp bol bol bloglarımız ve et üzerine konuştuk. Hatta onun tavsiyesi ile gittiğim Berlin Curry 36’yı da önümüzdeki günlerde yazacağım.
Dominik’in blogunun adresi http://www.mettsalat.de/. O ve arkadaşları Kasım 2007’den bu yana blogda et türleri, yemek tarifleri ve et restoranları üzerine çeşitli yazılar yazıyorlar. Alman yemeklerine meraklı olanların ve tabii Almanca bilenlerin seveceğini umuyorum.

Yaşasın blog kardeşliği :)

Pazar, Mart 09, 2008

Meşhur Köfteci Özcanlar

Tekirdağ köftesini en iyi kim yapar diye soruşturdum, Tekirdağlılar’a, esnafa hatta Tekirdağlı başka restoran sahiplerine bile sordum. “Meşhur Tekirdağ Köftecisi” ünvanını kendine yakıştıran birçok köfteci olmakla birlikte yaptığım araşırmaya göre anlaşılan bunu en çok hak eden Özcanlar. Ve tabii Özcanlar ile tanışmaya, köftesini denemeye gittim. Özcanlar köftecisi, Arif Özcan ve abisi İsmail Özcan tarafından yönetiliyor. Sohbetimi de Arif bey ile yaptım. 1953’den bu yana hizmet veren bu köftecinin temeli enişteleri Hacıköy’lü Hüseyin Ağa’ya dayanıyormuş. Hüseyin Ağa mesleğe 1910’da başlamış. Ancak Arif bey Tekirdağ köftesinin 1800’lerden bu yana var olduğunu da belirtiyor. Tekirdağ’da 3 ayrı dükkanda hizmet veriyorlar, biz en eskisi olana gittik. Ziyaretim sırasında bana eşlik eden arkadaşlarımla birlikte, önce kendimize birer tereyağlı mercimek çorbası söyledik. Çorba, üstü kızarmış tereyağlı, kıvamı yerinde bir çorba idi, kesinlikle benzerlerinin üstünde not alır. Köftelerimizi beklerken önden piyazımız ve ayranımız geldi. Ayran kendi yapımları, özel büyük boy şişesinde geliyor. Kesinlikle harika, tuzu da tam kıvamında!Ve sonra köfteleriniz geldi, ilk önce bir hayal kırıklığı yaşıyorsunuz çünkü tabakta 5 küçük köfte duruyor ancak garson açıklamayı hemen yapıyor. Köftelerinizin tabağınızda soğumaması için 2 turda servis ediliyorlar. Köftelerin dışı kızarmış içi ise yumuşak tipik Tekirdağ köftesi kıvamında, bazılarının lastik gibi diye tanımlayacağı yumuşaklıkta. Ancak bu elastikiyet kesinlikle negatif anlaşılmamalı, son derece leziz köfteler, ününü hakediyor. Köfteler ile birlikte masaya kızarmış ekmek tabağı geliyor. Ekmekler köfte yağına batırılarak kızartılmışlar, yemeye doyamıyorsunuz.Arif bey, Tekirdağ köftesinin kökeninin Rumeli’ye dayandığını söylüyor. Köfteyi dana kıyması, bayat ekmek, soğan, sarımsak, tuz, karabiber, kimyon, ve kabartma tuzu kullanılarak hazırlıyorlarmış.
Köftenin ardından tatlı olarak fırında sütlaç ve dondurmalı peynir helvası söyledik. İkisi de güzel idi. Peynir helvası 1 gün beklemiş tuzsuz peynir, yumurta sarısı, irmik ve şeker ile yapılıyormuş.Peynir helvasını Tekirdağ’nın yanısıra Çanakkale ve Gelibolu’da da bulabilirsiniz. Biz gezimiz esnasında her 3 şehirde de tattık, herkesin beğenisi farklı oldu. Ama benim tercihim Gelibolu’nun helvası oldu. Pütürlü formu ile peynir yediğinizi daha iyi hissettiriyor bu helva. Tekirdağ’a kadar gelmişken yola devam ederseniz Gelibolu’da taze balık yiyebilir, ardından kent merkezindeki peynir helvası dükkanlarından birinde bu yörenin helvasını tadabilirsiniz. Hatta dönmeden önce yanınızda götürmek üzere nostaljik Alaaddin balık konservelerinden de alabilirsiniz.