Salı, Ağustos 23, 2011

Çukurova Metrelik Kebap

Ağzımın Tadı okuyucularından Sedat Kantarcıoğlu’nun Adana’dan Çukurova Metrelik Kebap yazısını sizler paylaşmak isterim. Teşekkürler Sedat bey…


Hakkı Bey’in yemek blogundaki bu ilk yazımda sizleri Adana denilince akla gelen meşhur kebabının bu şehirdeki en iyi temsilcilerinden birisi ile tanıştıracağım. Eski ismi ile “Şenol Kolcuoğlu”, yeni ismiyle “Çukurova Metrelik Kebap”.

Gastro turizm uzmanları bilir; Şenol Kolcuoğlu, Adana’da kebap denilince akıla ilk gelen isimlerdendir. Seyhan Baraj Gölü etrafında Adana Belediyesi’ nin yapmış olduğu düzenlemelerden sonra bu bölgede irili ufaklı pek çok lokanta açıldı. Şenol Kolcuoğlu’da bu lokasyondaki en güzel göl manzaralı yerlerden birisine lokantasını taşımış. Mekan çok geniş. Şöyle ki; aynı anda en az 500 kişiye hizmeti rahatlıkla verebiliyorlar. Garsonlardan aldığım bilgilere göre Şenol Bey bir süre önce İstanbul’a taşınma kararı alınca mekanı iki kardeşine devreder ve gider. Seyhan Baraj Gölü’nün hemen yanı başındaki mekanda değişen tek şey tabela olmuş. Ustalar, servis ekibi ve en önemlisi o muhteşem lezzet hiç değişmemiş. Bildiğim kadarıyla Şenol Bey’de şu anda Küçükyalı’da gayet nezih bir mekanda biz lezzet düşkünlerinin damak ve kalplerini fethetmeye devam ediyor.


Namı ülkemiz sınırlarını aşan Adana Kebabı hakkında izninizle birkaç ufak bilgi paylaşmak istiyorum. Kebabın 16-17 kiloluk erkek koyun etinden yapılması makbuldür. Gerçek Adana Kebabı’nda sadece koyun eti, kuyruk yağı ve kırmızı biber bulunmalıdır. Et ve içerisine katılan diğer malzemeler kesinlikle kıyma makinesinden değil, zırh ile kıyılmış olmalıdır. İşte kebap ustalığını sanat haline getiren nokta da burası. Zırh ile kıyılmış et, makine ile kıyılandan daha iri ve taneli olmasına rağmen şişe saplanırken ve ardından mangalın üzerinde pişerken kesinlikle dağılmıyor. Bu kıvamı tutturmak gerçek bir meziyet. Burada yediğim kebaba gelince: tek kelimeyle “İnanılmaz!” bu zamana kadar başka şehirlerde Adana Kebabı diyerek yediklerimiz neymiş merak ediyorum. Adana Kebabı arzunuza göre porsiyon olarak veyahut metre usulü servis ediliyor. Ufak bir tüyo: kebabın yanında gelen ince pide büyük ihtimalle yeterli olmayacağı için isteyeceğiniz pideyi acılı isteyin. Orijinal bir lezzet.


Eğer çevrenizde Adanalı tanıdıklarınız varsa mutlaka onlardan duymuşsunuzdur; Adana’da kebabın yanında gelen salata ve mezeler o kadar çeşitli ve boldur ki kebaba sıra gelene kadar karnınız doyar. Resimde gördüğünüz salatalar standart olarak geliyor masaya. Hemen ifade etmeliyim ki benim favorim tahin salatası. İçeriğini meslek sırrı nedeniyle söylemediler ancak tadabildiğim kadarıyla söyleyebilirim ki Tarsus susamından mamul tahin, zeytin yağı, limon, yeşil biber, maydanoz, süzme yoğurt ve biraz tuz var. Onun resmini de ayrıca görebilirsiniz aşağıda. Şef garsonumuzun söylediğine göre kebabın yanında yenen orijinal salata resimde sağ üstten ikinci olan domates ve soğan söğüş salata. Bu salataların hepsi fiyata dahil. Zira Adana’da kebabın yanındaki salataya para almak ayıpmış.


Ben kebabın yanında içecek olarak şalgam istedim. Paketli şalgam geldi. Burada markasını belirtemeyeceğim ancak tadı gayet yerindeydi. Temmuz ayında gölgede 36 derecede ve nemin zirve yaptığı öğle sıcağında kebap yetmiyormuş gibi bir de acılı şalgam içmek hangi akıla sığar dediğinizi duyar gibiyim. Ancak Adana Kebabı’nın olmazsa olmazlarından şalgam ile ilgili birkaç şey söylemek lazım bu noktada. Bizim gibi turistler kebap gibi ağır bir yemeği Adana gibi bir iklimde nadiren yeme şerefine erişirken burada yaşayan insanlar sayısız defa yedikleri bu kebap yüzünden genç yaşta dünyalarını değiştirmiyorlarsa bunu en başta şalgama borçlular. Turpgiller familyasının sindirimi zorlaştırdığı söylenir genellikle. Aksine şalgam her şeyden önce müthiş bir sindirim uzmanı. Adana’nın şalgamına benzer bir durumu ilk defa Şanlıurfa’da yaşamıştım. Orada da lahmacun, çiğ köfte ve dolmaların yanında mutlaka turp yeniyor ki sindirimi kolaylaştırsın. Urfa’daki ilk tecrübemde 8 adet büyük biber dolmasının yanında bolca turp yediğimde anladım ki gerçekten doğruymuş söyledikleri.

Her zaman söylediğim bir şey vardır: Ülkemiz tam bir “Gastro Cennet!” Aperatif, ara sıcak, ana yemek, tatlı alanlarının bir kısmında Dünya’da öne çıkmış ülke mutfakları vardır. Ancak Aydın/Bozdoğan’ın Tahinli Pidesi, Urfa’nın Çiğ Köftesi, Antep’in Baklavası, Adana’nın Kebabı, İstanbul’un Kalkan Balığı, Kayseri’nin Mantısı ve sayamadığım pek çok yemeğin her biri diğerinden tamamen farklı malzeme ve aromaları bu ülkede mevcut. Bu değerlerin en önemli temsilcilerinden Çukurova Metrelik Kebap Lokantası’na saygılarımla…

Cuma, Ağustos 05, 2011

Kamil Koç - Yolculuk Dergisi Röportajım

Kamil Koç - Yolculuk Dergisi için Deniz Yalım Kadıoğlu ile gerçekleştirdiğim röportajın online versiyonunu okumak isterseniz http://www.yolculuk.com.tr/sayi_86/18_blog-arkasi-keyfin-paylasildigi-bir-yer-olsun-istedim-hazirlayan-deniz-yalim-kadioglu-