Köfteci Yusuf – İznik İmren Köfte
Yıllardır Bursa Orhangazi ya da Yalova’dan geçerken dükkânlarını gördüğüm, kocaman tabelaları ile dışarıdan oldukça ticari bir yere benzeyen, muhtemelen pahalı ve de lezzetsiz köfteleri vardır diye düşündüğüm Köfteci Yusuf’un aslında merkezi İznik’te bulunan eski bir köfteci olduğunu öğrenince yollara düşüp İznik’e gidip suyun gözünde köftelerin tadına baktım.
Beyaz Tabak hijyen belgeli olan mekan gerçekten bunu hak ediyor, mutfak zaten yarı açık, köfteler önünüzde pişiyor, malzemeler de kaliteli ve temiz.
Köftesi büyük büyük göz dolduruyor. Formu yumuşak ama İnegöl köftesi kadar yumuşak değil, kıvamında. %85 Dana-%15 kuzu eti ile yapılıyor. Tadı leziz, baharatlı, zaten kırmızıbiber parçalarını göz önünüzle de görüyorsunuz köftenin içinde.
Köftenin dışında sucuğunu da tattık, son derece başarılı. Bu da %80 dana-%20 kuzu eti ile hazırlanıyor. Baharatlı, hafif acılı. Tuz, kimyon, kırmızıbiber, karabiber ve yenibahar var baharat olarak. Diğer sucuklardan farklı olarak yenibaharın tadı baskın ve de çok yakışmış.
Yemeğinizin yanında ekstra ızgarada pişmiş biber ve domates geliyor, mutluluk verici bir ayrıntı.
Piyaz taptaze görünüyor, üstünde bolca sumakla servis ediliyor. Fasulyeleri iri. Olmazsa olmaz.
Piyazın yanı sıra biber turşusu, yoğurt gibi ek lezzetlerin de tadına bakabilirsiniz.
Yemek öncesinde aperatif olarak gelen zeytinyağlı biber salçası ve ekmeğe hemen saldırmayın, iştahınız kesilir.
İtimat süt ürünlerinin Köfteci Yusuf için özel olarak ürettiği gayet lezzetli, tadına bakmalısınız.
Yemek sonrası tatlı alternatifleri geniş; ekmek kadayıfı, tel kadayıf ve Kemalpaşa tatlısı var.
Buradan ayrılmadan önce tesis içinde bulunan Kasap dükkânına da uğramanızı ve kaliteli ve uygun fiyatlı (özellikle İstanbul’da ikamet edenler için belirtiyorum) et, sucuk, paket köfte satın alabilirsiniz.
Köfteci Yusuf işi o kadar profesyonelleştirmiş ki paket servis hizmet araçları bile bulunuyor. Herşey düşünülmüş. Tebrikler Köfteci Yusuf!
İznik’ten ayrılmadan önce göl kenarında yürüyüş yapmanızı, şehir içindeki tarihi mekanları ve dünya şekeri Golden Retriever bekçi köpeği (sanırım arkadaş bekçiden çok zorunlu olarak sahip çıkılmış kimsesiz bir köpek) olan müzesini gezmenizi ve de şehrin hemen dışındaki dikilitaşı ziyaret etmenizi öneririm.