Çarşamba, Aralık 02, 2009

Caru Cu Bere

Romanya’nın Başkenti Bükreş’de bir turistin gidebileceği en iyi restoran alternatiflerinden bir tanesi Caru Cu Bere. Turistik, populer yerleri genelde beğenmesem de burası beni şaşırttı.
Her ne kadar bolca turistin geldiği, onlara yönelik şovların olduğu bir mekan olsa da burası menüsünün otantik Romen mutfağına sadıklığı, hizmet kalitesi ve fiyatları açısından hiç de turistik bir restoran çıkmadı.
Romence bira fıçısı anlamına gelen Caru Cu Bere’de Romen etnik mutfağının izlerini bulabilirsiniz. Yiyeceklerin çoğu et ağırlıklı ve de bazı yemekler domuz etinden, bu nedenle herkes memnun kalmayabilir.
Mititei, bir çeşit köfte. Görünümü Urfa kebap şeklinde, lezzeti ise Urfa kebap ve kasap köftenin karışımına benziyor, gayet lezzetli.Yanında gelen sarı bulamaçın ismi Mamaliguta ya da diğer ismi ile Polenta. Yani bizim Karadeniz’in mısır unu ile yapılan Kuymak yemeği! Kültürlerin kaynaşması hayret verici ve sevindirici. Polenta, Kuymak’a göre daha az yağlı ve peynirsiz, bu nedenle bana biraz yavan geldi ama bayanlar daha sağlıklı bularak beğenebilir.
Çeşit çeşit sosisler mevcut. Özellikle içi bol peynirli olan çeşidini beğendim.
Bunların dışında diğer geleneksel et yemeklerini de tadabilirsiniz.

Yazın özellikle Limonade Cu Miere yan ballı limonata söylerseniz serinlik için birebir.

Adı üstünde buranın kendi yapımı fıçı biraları meşhur. Bira seviyorsanız denemelisiniz.
Tatlı menüsü de oldukça geniş, benim tattığım Mar copt cusos de fructe depadure yani frombuaz soslu fırınlanmış elma, hem göze hem de mideye hitap eden lezzetli bir seçim oldu.

Cuma, Kasım 13, 2009

Bereket Fırını


Müşterileri arasında Türkler olduğu gibi Rum kesiminden gelen müdavimleri de bulunuyor, bu talep tabelasına da yansımış tabii.
Bereket’in fırını günün farklı saatlerinde farklı işlevler için kullanılıyor. Sabah saatlerinde daha önceden pişirilmiş kahvaltılık yiyecekler müşteriye verilmeden önce fırına atılarak ısıtılıyor. Müşteriler ısınmış yiyecekleri çok daha keyifli bir şekilde tüketiyor.

Kahvaltılık olarak Pilavuna fırının lokomotifi. İçi hellimli, üstü susamlı bir poğaça tipi olan Pilavuna’yı ısıttıktan sonra yemeye doyum olmuyor. Bir de hellim ve üzümlü olarak 2. bir çeşidi daha var.
Zeytinli, hellimli ya da ikisi bir arada karışık pide de çok lezzetli. İtalyanlar’ın Foccacio’suna benziyor.
Bence sabahın en bomba tercihi kabaklı pide. Sıcacık pideye doyum olmuyor, bunu tatmadan olmaz. Pide içinde bal kabağı ile birlikte tarçın, üzüm ve pirinç de bulunuyor.
Tahinli katmer benim her zaman favorilerim arasında olmuştur. Bereket de hakkını vermiş. Bol tahinli katmer kahvaltının sonuna yakışıyor.
Kahvaltılıklarınızı yanınıza alıp fırının hemen ilerisindeki Büyük Han’a gitmenizi ve kahvaltınızı orada yapmanızı öneririm. Tarihin gölgesinde yanında tarçınlı çay ile huzur içinde sabahın keyfini çıkarabilirsiniz.
Bereket’e öğlen saatlerinde giderseniz bu sefer fırında pişen pidelerin ve lahmacunun tadını çıkarırsınız. Lahmacun, Türkiye’dekileri aratmıyor. Yanında bol limon ile çıtır çıtır gidiyor.Pide olarak çeşit bol. Kıymalı, hellimli, sucuklu, pastırmalı, karışık çeşitleri mevcut, seçin seçebildiğiniz kadar. Yalnız saat 14.30’u geçirmeyin çünkü o saatte kapanıyor Bereket.Karnınızı güzelce doyurduktan sonra arabaya atlayıp, adanın kuzey ucına, yani Karpaz’a doğru güzel bir gezi yapmanızı tavsiye ederim. Burada doğanın tadını çıkarabilir, bölgenin sembolü sevimli eşekleri görebilirsiniz :)

Cumartesi, Ekim 10, 2009

Murat Ağa Et Mangal

Kütahya’nın Domaniç ilçesi Çatalalıç mevkiinde bulunan Murat Ağa’ya dağlık ve ormanlık çok güzel bir yol ile ulaşıyorsunuz. Motorsiklet tutkunlarının güzergahında yer alan bu yol üzerinde Murat Ağa da güzel bir mola nedeni oluyor.Murat Akgüneş ve 2 oğlu tarafından işletilen bu yol lokantası 2002’de hizmet açılmış.

Mekan yol kenarında ahşap bir bina. İçerisi de ahşap ağırlıklı döşenmiş. Kışın ortada gürül gürül yanan soba, içinizi ısıtıyor.

Murat Ağa, köftesi, ızgaraları ve kuru fasulyesi ile nam salmış. Kullandıkları etler yörenin kendi etleri. Etlerin tazeliğine zaten da girişte şahit olduk J

Köfte, kendi usulleri yaptıkları kasap köfte tipinde. Köftede et olarak dana kaburgası kısmını kullanıyorlar. Köfte hamurunu ekmek içi, soğan, karbonat, tuz ile hazırlıyorlar. Genelde 300kg’luk bir parti hazırlayıp, derin dondurucu da bekletip, 1 hafta-10 gün içinde tüketiyorlarmış. Köfte gayet yumuşak ve lezzetli, İnegöl köftesini hatırlatıyor insana. Yemeden geçmemeli.

Izgaralardan denediğimiz kuzu pirzola da lezzetli idi, bu da iyi bir alternatif olabilir. Yörenin etlerinin lezzeti kendini belli ediyor. Etler yanında mangalda kızarmış domates ve bibier ile servis ediliyor.


Kuru fasulye, yörenin şeker fasülyesi isimli cinsinden. İspir fasulyesi ile aynı isimde olsa da benim tercihim İspir’den yana olur. Bu da güzel ama İspir cinsi daha yoğun aromalı, şeker tadı daha belirgin. Küçük güveçler içerisinde birer porsiyon olarak hazırlıyorlar. Güveç içerisine fasulye ile birlikte biber, soğan, domates salçası, patates ve biraz tereyağı ekleyip fırınlıyorlar. Tat olarak lezzetli ama ben yine de İspi fasulyesi ile pişirilen helmeli kuru fasulyeyi tercih ederim.
Yemekten önce gelen mayalı ekmek tam bir bomba. Fırından yeni çıkmış olarak masamıza gelen bu un kokulu, yumuşacık ekmeğe doyamadık, yemekler biraz daha gecikseydi, ekmek yemekten dolayı yiyecekler masada kalacaktı.

Yoğurt, kendi üretimleri, doğal, yağlı ve lezzetli. Toprak küçük güveçlerde hazırlanmış. Mutlaka yemeğin yanında söylenmeli.

Salata taptaze, içinizi serinletiyor. Domates, salatalık, biber ve bol soğanlı.

Lokantada tatlı yoktu ama kendi üretimleri tatlı niyetine yediğimiz böğürtlen reçeli enfesti. Tatlıya falan falan gerek kalmadı.