Salı, Temmuz 07, 2009

Ağzımın Tadı PCNET'te

PCNET dergisi yazarlarından Özgür Poyrazoğlu (http://www.ozgurpoyrazoglu.com) Temmuz ayı sayısında Ağzımın Tadı'na yer vermiş. Çok da güzel yazmış, saolsun :)
Yazıyı okumak için lütfen görsele tıklayın.

Pazar, Haziran 28, 2009

Burebista

Burebista, Romanya’nın başkenti Bükreş’te size ilginç lezzet deneyimleri yaşatacak yaban hayvan eti yemeklerinin sunulduğu sıradışı bir restoran.

Daha Büyük Haritayı Görüntüle


Restoranın kurucuları mekanı Romanya kırsal kesim hayatının izlerini taşıyan bir şekilde dekore etmişler. Mekan Romanya yerel evlerini ve eski dönemleri hatırlatıyor insana.

Burebista aslen Romanya tarihinden ünlü bir liderin ismi.Restoranın kışlık bölümde birçok av hayvanının doldurulmuş figürlerine de rastlıyorsunuz.Yazlık bahçe ise ferah ve sakin, keyifli bir akşam yemeği için birebir.

Menüde de geniş bir yelpaze bulunmakta. Soğuk, sıcak, meze, ana yemek, tatlı her türlü çeşit mevcut. Geyik, tavşan, bıldırcın, dana, kuzu, ördek, kaz, hindi, somon, tavuk hatta ayı etini bile yemek mümkün.

Ben merakımı yenemeyerek Ayı etli bir yemeği denedim. Menüde Beer Sarmisegetuza ismi ile geçen bu yemek özel bir sos ve avcı usulü patates ile servis ediliyor. Sos kırmızı şarap ile hazırlanmış ve de içerisinde büyük siyah zeytinler de içeriyor. Patates de yumuşak ve son derece leziz idi. Ayı etinin tadı hakkında bir beklentim yok idi, o nedenle hayal kırıklığına uğramadım, ancak leziz de bulmadım. Sert değil ama yağsız ve yoğun bir et. Birlikte pişirildiği sos olmasa, mangal ya da fırın da sade olarak pişirilse yiyebileceğimi sanmıyorum. Tekrar yemek isteyeceğimi de sanmıyorum ama hayatta bir kere olsun denediğim ve tadını öğrendiğim için mutluyum. Denediğimiz diğer bir yaban hayvan eti ise Geyik oldu.Menüde Ponfried Venison ismi ile geçen bu yemek de geyik eti fileto olarak kesilmiş ve yine soslu olarak servis ediliyor. Etin tadı yağsız dana etini andırıyor, kuzu eti sevenlere biraz yavan gelebilir ama dana etçiler beğenecektir. Yemek yanında avcı usulü pilav ile servis ediliyor. Bu pilav kuru üzüm, ceviz ve bezelye ile hazırlanmış, yağsız ama lezzetli bir pilav.Yemeğinizin yanında kendi yapımları, yumuşak beyaz unlu ekmeklerde iyi gidiyor. Bir Türk için kaliteli ekmek bulunmaz nimet tabii.Yemek sonrası finali tabii güzel bir tatlı ile yapmak gerekiyor. Bunun için seçimim tipik bir Roman tatlısı olan Papanasi Cu Smantana Si Dulceata oldu. Bu tatlı bizim lokma tatlımıza ve Amerikalıların Donut’larına çok benziyor. İçi keçi peyniri ile doldurulmuş hamurlar kızartılarak üzerine krema ve reçel dökülmüş. Hem tanıdık hem de lezzetli bir tatlı, mutlaka denemelisiniz. Sunumu da çok başarılı.Burebista’da yemek boyunca size akordeon, kontrabas, keman, gitar ve solistten oluşan bir grup ta eşlik ediyor, keyfinize keyif katıyor.

Adres: Restaurant Burebista Traditional, Calea Mosilor nr. 195, Sector 2, Bucuresti http://www.restaurantburebista.ro/

Salı, Haziran 02, 2009

Köfteci Ali

Eskişehir’e trenle seyahat edecek olursanız ve karnınız aç ise size önerebileceğim ekonomik ve lezzetli bir adres var. Osmangazi Üniversitesi'nin davetlisi olarak bir seminerde konuşma yapmak için gittiğim şehrin esnafı ve taksicileri ile yaptığım mini bir anket ile halkın seçiminin Köfteci Ali olduğunu anlamam zor olmadı.Köfteci Ali Gar’ın hemen çıkışında sol tarafa doğru yaklaşık 100 metre mesafede kırmızı-siyah renkte dekore edilmiş modern görünümlü bir köfteci. Siz dükkanın modern görünümlü olduğuna bakmayın, aslında burası 1974 yılında Ali Kelebek tarafından açılmış ekonomik, halk işi bir köfteci.
Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Eskişehir

Dükkana girerken sizi ana giriş ile salon girişi arasında yer alan ara bölmedeki köfte tezgahı ve mangal başındaki ızgaracılar karşılıyor. Daha henüz girişteki bu mis kokulu karşılama zaten iştahınızı kabartıyor.

Tezgahtaki domates, soğan ve biberlere bakınca malzemelerin tazeliğini anlıyorsunuz.

Mekan 2 katlı, ister aşağıdaki kısmen daha ufak, ister yukarıdaki daha büyük salonda oturabiliyorsunuz. Aşağı kattaki koltuklar Amerika’daki “Diner” tipi restoranlar tarzında.

Menüde gerçek bir köftecide olması gerektiği gibi sipariş edebileceğiniz tek yemek var tabii ki köfte. Köfteler çocukluğumda bol bol yediğim ama artık o köftecileri ve tadı bulamadığım araba köftecileri tadında. Bol ekmek içli, tuz, karabiber ve kimyonlu. Ekmek içinin verdiği dokuyu ve kimyonun baskınlığını ağzınızda hissediyorsunuz. Köftelerin içi hafif çiğ ama zaten bu tip köftenin olması gereken pişirilme şekli bu.

Köftenin yanında ayrı bir tabakta domates ve soğan da servis ediliyor.

1 porsiyon köfte sipariş ettiğinizde tabakta yanında 6 dilim kızarmış ekmek ile birlikte ufak boy, 6 adet köfte geliyor. Köfteci halk işi olunca ekmek bol oluyor :) Köfteler ufak olduğu için 1 lokma da gidiyor, açsanız 1,5 porsiyon söylemenizde fayda var.

Ama köfte ile birlikte piyaz da söylerseniz, gelen ekmekleri tüketme ve doyma konusunda sıkıntı yaşamazsınız. Piyaz standart kalitede ama bol kepçe porsiyon olarak geliyor. Piyazı lezzetlendirmek için masalarda bulunan yağ-sirke şişeleri dikkat çekecek kadar şık.Piyazınızın yanına masalarda bulunan hafif acılı turşulardan da alabilirsiniz, turşulara ekstra ücret yok ;)Köfteci Ali’nin servis ekibi güleryüzlü ve yardımcı, sizi memnun etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Gelen hesabı öderken hizmet ve lezzet olarak paranızın karşılığını aldığınızdan emin olarak ayrılıyorsunuz.

Cumartesi, Mayıs 23, 2009

Pivnica Medvedgrad

Zagreb’e yolunuz düşerse ve yerel tatları denemek isterseniz ilk adresiniz nezih ve merkezi bir restoran olan Pivnica Medvedgrad olmalı.


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Pivnica Medvedgrad

Restoran renove edilmiş eski bir yapıda bulunuyor, içerisi bir pub tarzında döşenmiş, kahverengi renklerin hakim olduğu bir dekorasyona sahip. Şık ve rahatlatıcı bir atmosfer var.
Burada bulabileceğiniz en tipik Hırvat yemeği Kotlavina. Bol sulu, domates soslu, mantarlı, bol soğanlı biftek ve sosis birlikte sunulan bir yemek. Masanıza sos için kaşık da geliyorki sosu içebilesiniz.
Bunun dışında burada Pivnicki Gulas yani Hırvat usulü Gulaş Türk meali ile et yahnisi yiyebilirsiniz. Ya da Cevapi yani Hırvat köftesinin tadına bakabilirsiniz. Slana Kiflicasa Sirom yani peynirli kruvasanları da oldukça lezzetli, yemeğinizi beklerken açlığınızı bastırmak için sipariş verebilirsiniz. Pivnica Medvedgrad aynı zamanda kendi biralarını üreten bir restoran, şehirde bununla da tanınmış. Yemeğinizi beklerken önden soğuk bir bira gezginlerin hararetini almaya birebir. Kendi üretimleri biralar çeşit çeşit. Pilsner, lager, siyah bira, beyaz buğday birası gibi farklı tatları burada bulabilirsiniz.
Zagreb’de denemenizi tavsiye edeceğim başka bir yerel lezzet noktası sokak sosis büfeleri. Şehrin merkezinde sıkça karşılaşacağınız bu büfelerde sade, peynirli,acılı sosisli sandviçlerin tadına bakabilirsiniz. Sosisleri kızarttıktan sonra büyük tencelererin içinde içinde şarap da olduğu söylenen özel soslarda bekletiyorlar. Bence sosise lezzeti veren önemli bir unsur bu sos. Zagrebliler de sosislilerini iştahla yiyiyorlar :)

Pazar, Nisan 19, 2009

Buket Pide Salonu

Buket Pide Salonu İstanbul Büyükçekmece’de Evlendirme Daire’sinin hemen karşısında.


Daha Büyük Haritayı Görüntüle

Sahibi Hüseyin Karabacak aslen Sürmeneli. Burayı 1988’de açmış. Asıl mesleği fırıncılıkmış, Sürmene’de fırını varmış. Fırıncılığa da babasının yanında başlamış, babası Sürmeneli Fırıncı Ağa lakaplı Hasan Karabacak imiş.

Hüseyin beyin pidesi de Sürmene usulü. Başka pidecilerde yiyeceğiniz karadeniz pidelerine göre hamuru daha az miktarda, ince açılmış. Dolayısı ile daha iyi pişmiş, çıtır çıtır, daha az hamurlu ve şişkinlik yapmayan bir pide yiyiyorsunuz.

Pidenizi açık ya da kapalı söyleyebiliyorsunuz. Kapalı piseler kıymalı ve kavurmalı olabiliyor. Açıklar ise kavurmalı, kıymalı sebzeli, peynirli, kıymalı ve kavurma peynirli karışık olabiliyor.

Karadeniz pidesi yemenin usulü elle, kenarlardan başlayarak yemek. Önce kenarları koparıp ortadaki malzemeye bandırıyorsunuz, sonra orta kısmın kalanını yiyiyorsunuz. Tabii biz de öyle yaptık, biraz fare yemiş gibi bir görüntü oluşsa da tadı gerçekten böyle çıkıyor, pidenin hakkını vermek lazım :)

Hüseyin bey peynir ve tereyağını Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinden getirtiyormuş. Kavurmayı ise kendisi hazırlıyor. Kavurması son derece lezzetli!

Burada ayrıca lahana sarması, kurufasülye, lahana çorbası, hamsi, fırın sütlaç ve mısır ekmeği gibi başka yöresel tatları da bulabiliyorsunuz. Mısır ekmeğini de kendileri yapıyorlar, has Karadeniz usulü.Yazın Silivri taraflarında yazlıklarına gidenler için haftasonu tatilini sonlandırmadan önce lezzetli bir son durak seçeneği Buket Pide Salonu.