Kurucu Ali Baba – Kanaat Lokantası
Süleymaniye Camii’nin oradaki kuru fasulyeciler cennetini duymuş mudunuz? Camiinin karşısına dizilmiş 3 ayrı kuru fasulyeci vardır camiinin ana giriş kapısının hemen karşısında. Yaptığım ön araştırma ile bu lokantaların en eskisi ve bilindik olanının Ali Baba olduğu bilgisini öğrendim, önce farklı zamanlarda Ali Baba ve hemen yanındaki rakibini denedim, daha ileride yer alan büfe-lokanta-çayhane karışımı görüntüsündeki 3.yü direkt pas geçtim. Değerlendirmem sonucunda Ali Baba’nın haklı galip olduğuna kanaat getirip kendilerini blogda yazmak üzere bir kez daha ziyaret ettim.

Mekan, tarihin tam ortasında trafikten ve kalabalıktan uzak, güzel bir meydanda yer alıyor. Güzel yemeğin ardından dilerseniz çevrede küçük bir yürüyüş yapabilir, Mimar Sinan’ın eseri Süleymaniye’yi ziyaret ederek keyfinizi katlayabilirsiniz.
Ali Baba, 1938 senesinde yine aynı çevrede bulunan Şehzadebaşı’nda arabada kuru fasulye satarak mesleğe başlamış. Daha öncesinde de Üsküdar’ın meşhur esnaf lokantasının sahibi ve akrabası Ali Çakmak ile ortaklık yapmakta imiş. Şu anda lokantanın başında ise oğlu Adnan Akyıldırım ve 4.kuşak torun Türker Akyıldırım bulunmakta. Ben de sohbetimi genç Türker ile gerçekleştirdim.
Lokantada pişirilen fasulye Erzincan yöresine ait. Kullanılan özel bir formül, baharat vs. yok. Fasulyeler geceden duru suda dinlendiriliyor, sabah 1,5 saat kaynatıldıktan sonra yemek olarak pişirilmeye başlanıyor. Ancak önemli bir ayrıntı, kuru fasulye pişirildikten sonra 1 saat dinlendiriliyor, böylece fasulye kıvama geliyor. Diğer yediğim kuru fasulyelerden farklı olarak etli olarak pişirilmiyor ve de her tabakta mutlaka pişmiş, büyük, güzel bir kırmızıbiber ile birlikte servis ediliyor. Fasulyeler ağzınızda dağılıyor, kıvamı gerçekten harika. Yanında da pilav, zeytinyağlı salata ve de turşu, ohh afiyet olsun. Tüm bu keyif karşısında verdiğiniz ücretmi, lafını etmeye değmez!







Osman Usta bu lezzetlerin ardındaki sırrı şöyle açıklıyor; her şeyin en iyisi kullanacaksın, kaliteden ödün vermeyeceksin. Formül çok basit değil mi? 


Mekan ufak bir dükkan, içeride fazlaca sayıda garson var.. iç mekan duvarlarını kaplayan fotoğraflardan da anlarsınız, damağına düşkün kimlerin mekanı tercih ettiğini.. Siparişiniz çok kısa sürede, sıcacık tereyağı kokuları ile ağzınıza layık şekilde sunuluyor. Pideleri de hafif kıtır kıvamında... Ben 1,5 ya da dubleden aşağı yediğimi hatırlamıyorum :) Size de gitmişken tıka basa yemenizi öneririm. Kalabalık gruplar içinse, ufak gruplar halinde yemek en iyisi... Yoksa fazlaca sayıda insana bir anda sıcak sıcak İskender kebap yetiştirmek biraz zor... Hatta kalabalık gidecekseniz önceden haber vermekte fayda var… Damaktan, dudağa yayılan bu nefis lezzeti yerinde tatmanızı ve senelerdir değişmeyen bu tadla midenize bayram yaptırmanızı öneririm.
Cüneyt Değerli



