Pazar, Aralık 26, 2010

Kasap Muammer'in Yeri

İznik gölü kıyısı ve çevresi doğal güzellikleri ile hafta sonu gezileri için birebir. Yolunuz bu taraflara düştüğünde gölün güney batı kıyısındaki Yeni Gürle köyüne gitmenizi ve burada Kasap Muammer’in yerini bulmanızı tavsiye ederim.


Daha Büyük Haritayı Görüntüle

Restoranın bahçesi oldukça güzel peyzaj edilmiş, her ne kadar gölden ötürü yazın sinek sayısı biraz fazla olsa da…

Restoranın sahibi aslen Selanik’li olan Muammer Sever oğlu Rasim Sever ile işletiyor. Muammer bey ilk restoranını 2002 senesinde Gölyaka köyünde açmış, daha sonra yerini 2009’da buraya taşımış. Asıl mesleği kasaplık ancak bugüne kadar hiç hayvan kesmemiş sadece işlemiş. Müşteriler restorana geldikleri gibi sadece et ürünleri satın almaya da geliyor.

Restorana gelince ilk yapmanız gereken et dolabından yiyeceğiniz etleri seçip sipariş etmek olmalı.

Sucuk ve köfteler leziz. Köfte baharatlı, yumuşak ve yağlı. Baharat olarak kekik, pul biber, kimyon ve soğan kullanılıyor. Ben olsam baharat oranını biraz azaltırdım.

Köftenin yanında gelen közde pişmiş domatesler sulu, kıvamı harika.


Kuzu butundan hazırlanan külbastı yumuşak, ince kesim, yağsız ve sinirsiz idi. Daha ne olsun!

Beyti, İstanbul Florya’da bulunan Beyti Restoran’da her zaman bayıla bayıla yediğim beytinin benzeri. Ben beytiyi sayın Beyti Güler’in icadı sanıyordum ancak Muammer bey bunun Drama bölgesinin yiyeceği olduğunu söylüyor. Beyti beye danışmak gerekir… Beytiyi etin böbrek yatağı (antrikot) bölümünden hazırlıyorlar. Her ne kadar bayılmış olsam da bana yağ oranı biraz azaltılabilirmiş gibi geldi.

Yoğurtları bıçak ile kesilecek kadar sert idi. Yerken lezzetten nefesiniz kesiliyor.

Yemeğin üstüne gelen Kemalpaşa tatlısı ile güzel bir nokta koyuyorsunuz. Afiyet olsun J

Salı, Ağustos 17, 2010

Kervan Humus

Tarsus çarşıda gezerken öğlen yemeği için mola vermek ve farklı bir deneyim yaşamak isterseniz Kervan Humus sizin için çok uygun bir alternatif olabilir.

1923 yılında Mehmet Döven tarafından kurulan Kervan Humus ikinci kuşak İzzet Döven tarafından devam ettirildikten sonra ve şu an da üçüncü kuşak Bülent Döven tarafından işletilmekte. Tam bir aile kuruluşu.

Lokantanın menüsünde sadece humus çeşitleri bulunuyor. İsteğe göre tereyağlı, pastırmalı, sucuklu ya da zeytinyağlı söyleyebiliyorsunuz humusunuzu. Ancak bu humus çoğumuzun bildiği humuslardan farklı, alıştığımız gibi koyu kıvamda ve soğuk değil daha sulu, bulamaç kıvamında ve de sıcak. Meze niyetine değil ana yemek niyetine yiyiyorsunuz.

Humustan yemek olur mu demeyin. Yanında ikram edilen leziz mi leziz turşu, söğüş domates ve taptaze ekmekle beraber humus bir ziyafete dönüşüyor.

Humus yapılırken kullanılan malzemeler şunlar; tahin, kimyon, sumak, nohut, kırmızı biber, maydanoz, tuz, limon suyu, zeytinyağı ve sarımsak. Evde kendiniz yapmak isterseniz işte size Kervan’ın humus tarifi;

Nohutu yıkayın, 2 su bardağı su ile bir gün önceden ıslatın, bir su bardağı su daha ekleyip, basınçlı tencerede, iyice yumuşayana kadar yaklaşık 1 saat pişirin, pişirme suyundan çıkarıp, ezerek tel süzgeçten geçirin. Sarımsağı soyup yıkayın, ezin, 1/2 su bardağı zeytinyağı, tahin, limon suyu, tuz ve 1/2 tatlı kaşığı kırmızı biberle birlikte nohuta ekleyin, pişirme suyundan 1/2 çay bardağı koyun, karıştırın, servis tabağına alın. Maydanozu yıkayın, ayıklayın, yapraklarıyla ezmeyi süsleyin, aralarına sumak ve kimyon serpin. Kalan yağı tavada ısıtın, kalan kırmızı biberi ekleyin, bir iki kez karıştırın, ocağı kapatın, ezmenin üzerine gezdirin.

Öğlen yemeğinizin ardından Tarsus çarşısında gezinize devam ederseniz eski Tarsus evlerini görmenizi ve de sokakta bir el arabası tatlıcısını yakalayarak benim bir numaralı tatlım olan çıtır çıtır kirece yatırılmış kabak tatlısından tatmanızı tavsiye ederim. Pişman olmayacaksınız!

Salı, Temmuz 20, 2010

Kocayusuf Tesisleri

Kaş’a scuba dalışına gitmenin en motive edici yanlarından biri de yolda, Kocayusuf tesislerinde yenecek olan leziz kaşarlı yumurtadır. Gece İstanbul’dan yola çıkar, gece boyu araba kullandıktan sonra sabaha karşı Burdur’un Çavdır ilçesindeki Kocayusuf benzin istasyonu ve dinlenme tesislerine varırsınız.

Yolun verdiği yorgunluğu burada atar, aynı lezzet noktasını keşfedip buraya uğramış diğer dalgıçlar ile sohbet eder bir de üstüne leziz mi leziz yiyecekler yersiniz. Restoranın kapısındaki dalış okulu sticker’ları da mekanın müdavimleri konusunda net bir fikir verir size.

Mekan 1998 senesinde Ali Özcan tarafından işletmeye açılmış. Bize mekan ve yiyecekler hakkında bilgi veren ise restoranın güleryüzlü ve hoşsohbet çalışanı Muharrem Kaya oluyor.

Başlangıcı çorbalardan biri ile yapmak farz. Tabi yanında pide de olacak. Çorba olarak işkembe, ezogelin ve mercimek mevcut. Benim genelde tercihim mercimekten yana olur. Un ile birlikte hazırlanarak yoğunlaştırılan çorba her zaman beni memnun etmiştir.

Ardından ana yemek olarak buranın spesiyalitesi kaşarlı yumurta gelir. Tabi menüde saç kavurma ve benzeri başka yiyecekler de var ancak burayı meşhur eden yumurtası olmuştur. Zeytinyağı ve bol kaşar peyniri ile hazırlanan ve tavası ise servis edilen yumurtanız tek başına size leziz bir deneyim yaşatır. Kaşarı o kadar çok koyarlar ki kaşarlı yumurta mı yiyiyorsunuz yoksa yumurtalı kaşar mı emin olamazsınız :)


Yumurtanın ardından 2. farz olarak da bir fırın sütlaç yenmelidir. Üstü kızarmış, içi hafif sulu sütlacınız ile son noktayı koyarsınız.


Bundan sonra eğer bu kadar yiyecekten sonra hala uyku bastırmamış ise sıra yola devam etmek ve Kaş’ın maviliklerine ulaşmaktadır.

Adres: Nato Yolu Üzeri, Çavdır-Burdur, Telefon: 0 248 427 17 17-18

Salı, Haziran 29, 2010

Köfteci Yusuf – İznik İmren Köfte

Yıllardır Bursa Orhangazi ya da Yalova’dan geçerken dükkânlarını gördüğüm, kocaman tabelaları ile dışarıdan oldukça ticari bir yere benzeyen, muhtemelen pahalı ve de lezzetsiz köfteleri vardır diye düşündüğüm Köfteci Yusuf’un aslında merkezi İznik’te bulunan eski bir köfteci olduğunu öğrenince yollara düşüp İznik’e gidip suyun gözünde köftelerin tadına baktım.

İznik’in nüfusuna ve turistik potansiyeline oranla oldukça büyük olan merkez şube, gayet modern ve şık dekore edilmiş, masraftan kaçınılmamış. Belli ki İznik’te tahminimden daha fazla potansiyel var ve de kazançlı bir meslek bu köftecilik :)

Teras küçük ama keyifli, biz de gittiğimizde kış aylarında olmamıza rağmen orada oturmayı tercih ettik.

Beyaz Tabak hijyen belgeli olan mekan gerçekten bunu hak ediyor, mutfak zaten yarı açık, köfteler önünüzde pişiyor, malzemeler de kaliteli ve temiz.

Köftesi büyük büyük göz dolduruyor. Formu yumuşak ama İnegöl köftesi kadar yumuşak değil, kıvamında. %85 Dana-%15 kuzu eti ile yapılıyor. Tadı leziz, baharatlı, zaten kırmızıbiber parçalarını göz önünüzle de görüyorsunuz köftenin içinde.

Köftenin dışında sucuğunu da tattık, son derece başarılı. Bu da %80 dana-%20 kuzu eti ile hazırlanıyor. Baharatlı, hafif acılı. Tuz, kimyon, kırmızıbiber, karabiber ve yenibahar var baharat olarak. Diğer sucuklardan farklı olarak yenibaharın tadı baskın ve de çok yakışmış.

Yemeğinizin yanında ekstra ızgarada pişmiş biber ve domates geliyor, mutluluk verici bir ayrıntı.

Piyaz taptaze görünüyor, üstünde bolca sumakla servis ediliyor. Fasulyeleri iri. Olmazsa olmaz.

Piyazın yanı sıra biber turşusu, yoğurt gibi ek lezzetlerin de tadına bakabilirsiniz.

Yemek öncesinde aperatif olarak gelen zeytinyağlı biber salçası ve ekmeğe hemen saldırmayın, iştahınız kesilir.

İtimat süt ürünlerinin Köfteci Yusuf için özel olarak ürettiği gayet lezzetli, tadına bakmalısınız.

Yemek sonrası tatlı alternatifleri geniş; ekmek kadayıfı, tel kadayıf ve Kemalpaşa tatlısı var.

Buradan ayrılmadan önce tesis içinde bulunan Kasap dükkânına da uğramanızı ve kaliteli ve uygun fiyatlı (özellikle İstanbul’da ikamet edenler için belirtiyorum) et, sucuk, paket köfte satın alabilirsiniz.

Köfteci Yusuf işi o kadar profesyonelleştirmiş ki paket servis hizmet araçları bile bulunuyor. Herşey düşünülmüş. Tebrikler Köfteci Yusuf!

İznik’ten ayrılmadan önce göl kenarında yürüyüş yapmanızı, şehir içindeki tarihi mekanları ve dünya şekeri Golden Retriever bekçi köpeği (sanırım arkadaş bekçiden çok zorunlu olarak sahip çıkılmış kimsesiz bir köpek) olan müzesini gezmenizi ve de şehrin hemen dışındaki dikilitaşı ziyaret etmenizi öneririm.