Cumartesi, Kasım 24, 2007

Kebapçı Rıdo

Mardin’e gidilir de bir Mardin kebabı yenmez mi? Tabii Kebapçı Rıdo’da yenir. 1920’lerin başında rahmetli Rıdvan Örük tarafından açılan Rıdo, bugün Rıdvan beyin ailesi tarafından devam ettiriliyor. Oğlu Mehmet Örük, yeğeni Şeyhmus Örük ve diğer aile fertleri işin başında. 1920’lerde ilk kurulan dükkanda işletme bugün de devam ediyor. Bu dükkan ile birlikte Mardin’in Yenişehir kısmında da bir şube açılmış. Rıdo’nun Mardin kebabı Anadolu’nun başka yörelerinde de kullanılan bıçak kıymasından yapılıyor. Aslen Mardin’li olan Rıdvan Örük bu mesleği burada değil Halep’te öğrenmiş. Dolayısı ile kebabın orijinin oralara kadar ulaştığı düşünülebilir.
Kebap büyük bıçaklar kullanılarak etin elle kıyma haline getirilmesi ile hazırlanıyor. Kıymada kuzu ve süt danası eti kullanılıyor. Etler günlük olarak kasaptan alınıp etin sinirleri mutlaka ayıklanıyor.

Burada 2 çeşit kebap bulabiliyorsunuz, acılı ve acısız. Acısıza %20 civarında kuyruk yağı dışında başka katkı maddesi konmaz iken, acılıya pul biber ve maydanoz ekleniyor. Kebap ile birlikte masanıza salata, sumaklı soğan ve közlenmiş domates/biber tabağı geliyor. Bunlar kebabın yanına güzel birer çeşni olmakla birlikte kuzu eti ve yağının ağırlığını hafifletmekte de yardımcı oluyor. Kebap ısıtılmış lavaş ile birlikte servis ediliyor. Etin yağı ile ıslanmış lavaşın tadı harika. Bıçak ile kıyılan, yöresel kuzu kıymasının tadına doyamacağınızdan eminim iyisimi siz baştan 1,5 porsiyon söyleyin. Kebabınız ile birlikte dana ve koyun sütünden hazırladıkları açık ayranı da mutlaka deneyin. Yöresel taslarda sunulan ayranı kaşıkla değil direkt içmek daha rahat oluyor ;) Mardin’e gitmiş iken eski Mardin sokaklarını, manastırlarını ve konaklarını görmeden, yöresel Mardin sabunlarından almadan sakın geri dönmeyin.

Daha Büyük Haritayı Görüntüle

Cumartesi, Kasım 17, 2007

Kavaklık Restaurant

Yıllardan beri ben ve arkadaşlarım için Saroz körfezine, Çanakkale boğazına dalışa gitmenin en keyifli yanlarından birisi de yolda Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Bahçeköy yakınlarındaki Kavaklık Restaurant'a uğrayarak, midemizi bayram ettirmektir. Bu ziyaretler her zaman dalış keyfimizi çektiğimiz ziyafetler ile taçlandırmıştır.


Daha Büyük Haritayı Görüntüle
Galip Ceylan tarafından 1974’de Bahçeköy’ün içerisinde kurulan restoran Çanakkale - İstanbul yolunun açılması ile 1977’de şu an bulunduğu yere taşınmış. Restoran o günden bu yana önce Galip bey, onun vefatının ardından da oğlu İzzet Ceylan ile hizmet veriyor. Restoranın son derece özenle düzenlenmiş bir bahçesi var. Yaz aylarında ortada tavşanlar, ördekler dolaşıyor. Keşan’lı aileler nikah, nişan gibi törenlerin ardından buraya ailecek yemek yemeye de geliyor. Bu sebeple siz yemeğinizi yerken bahçeye birden gelinlik ve damatlıkları içinde bir çift girerse şaşırmayın :)Kavaklık, Keşan yöresinin meşhur Satır Et’i ile ve kuzu çevirmesi ile anılıyor. Satır Et, 90’lı yıllarda Keşan’da yaratılmış. İlk olarak Cevdet’in yeri adlı restoranın sahibi Cevdet Yıldırım bu köfteyi hazırlamış. O yıllarda Cevdet bey bu köfteyi dana etinden içine soğan koyarak yapıyormuş. Yıllar içerisinde yörede adet bu köfteyi kuzu etinden ya da kuzu ve dana eti karıştırılarak, soğansız şekilde yapılmaya dönmüş. Kavaklık köftede süt kuzu kullanıyor. Hayvanın sakatatları ve pirzolalık bölümleri hariç tamamı kemiklerinden sıyrılarak kıymada kullanılıyor. Kuyruk yağı kullanılmıyor ancak etin kendi yağı kıymaya karıştırılıyor.
Satır Et’in en önemli özelliği etin büyük satırlar ile dövülerek kıyma haline getirilmesi. Hazırlanan kıyma büyük tel ızgaralara geniş şekilde yayılarak konuluyor ve kömür ateşinde pişiriliyor. Kuzu eti kullanılması sebebi ile köfteyi bayanlar biraz yağlı bulabilir ama beylerin bayılacağından eminim. Satır Et’in yanısıra burada kuzu çevirme, kuzu parça et, pirzola, piliç ve kaşarlı köfte de yiyebilirsiniz. Kaşarlı köfteyi kasaplarına hazırlatıyorlarmış. Bu köfte dana ve kuzu kıyması karışımına kuzu yağı, ekmek ve kaşar peyniri eklenerek hazırlanıyor. Bu köfte de son derece leziz, mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Burada yemeğiniz ile birlikte sofraya ayran, salata ve yoğurt da söylemelisiniz. Eğer yoğurt yemeden masadan kalkarsanız kendinizi burada yemek yemiş saymayın! Yoğurtları krema gibi, hafif tatlı, benzersiz bir lezzette. Koyun sütünden hazırlanıyor ve tepsiler ile Gelibolu’ndan geliyor. Mutfaka gidip baktım yoğurt tepsilerinin üstünde ‘Üstün’ markası yazıyor. Gelibolu’ya yolunuz düşerse aklınızda bulunsun ;) Kavaklık’a kadar gelmişseniz yola devam ederek Gelibolu’da tarihimizin önemli bir parçası olan şehitlikleri ve anıtları ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Ehh buralara kadar gelmiş iseniz Kilitbahir’e giderek yine bir dalgıç mekanı olan Danos’da Çanakkale boğazının taze balıkları ile kendinize güzel bir akşam yemeği ziyafeti çekebilirsiniz.

Daha Büyük Haritayı Görüntüle

Pazar, Kasım 11, 2007

Nihat Usta

Akçaabat Köfte denilince akla ilk gelen isim olan, 1974’den bu yana hizmet veren, meşhur köfteci Nihat Usta Akçaabat sahil de büyük tesisi ile sizi karşılıyor. Buraya ilk olarak 2003 senesinde gitmiş idim, o zamanlarda şu anda ki restoranının yaklaşık üçte biri kadar, masaların kolonya ile temizlendiği mütevazi bir köfteci idi. Aradan geçen 4 senede Nihat bey köftecisini et, balık ve yöresel yemeklerin de menüde yer aldığı, garsonların kıyafetlerinden, teknik altyapısına kadar herşeyi ile iddialı bir restoran haline getirmiş. Bunda Nihat Bey’in yenilikçi karakteri etkili olmuş. Akçaabat Köfte 1945’lerde ortaya çıkmış, o yıllarda bu köfteyi ilk yapan kişiler Varak Ali, Eşref Usta, Çolakoğulları, Samancılar adlı köftecilermiş. Nihat bey, işi 2. kuşak ustalardan Karadeniz Köfte Salonu’nun sahibi Abdullah Komar’dan öğrenmiş.

Akçaabat köfte eskiden yörenin etleri ile hazırlanırken artık Bayburt, Amasya, Giresun, Doğu Anadolu illeri ile de takviye ediliyormuş. Nihat bey et seçiminde pancar, küspe gibi yiyecekler ile beslenmeyen hayvanların seçilmesini tavsiye ediyor.

Köftede dana eti, sarımsak, etin kendi yağı, ve ekmek kullanılıyor. Yağ oranı çok değil genelde %10 civarında. Ayrıca %13 civarında ekmek içi kullanılıyor. Baharat kullanılmıyor, bu sayede köfteyi ağzınıza attığınızda sarımsağın hoş aromasını hemen hissediyorsunuz.

30 gramlık makine köftesi ya da 60 gramlık geleneksel el köftesi sipariş edebiliyorsunuz. Restoranda ciddi bir sürüm olduğu için artık el ile köfte hazırlamak mümkün olmuyormuş, makine sistemine zorunlu olarak geçilmiş. Bunun için Nihat bey İtalya’dan el ile yoğurma tekniği kullanan özel makineler getirtmiş. Yoğurma, şekillendirme tamamen el değmeden yapılıyormuş. Eğer gittiğinizde bitmemiş ise ben yinede el ile hazırlanan köfteyi yemenizi tavsiye ederim, her ikisini birden tadarsanız farkı anlayacaksınız.
Köfteniz ile birlikte kendi markaları le ürettikleri ayranı da tatmanızı öneririm, işletmenin profesyonelliğini ayranda da görüyorsunuz.
Yemeğinizin ardından kendi geliştirdikleri baklava benzeri özel tatlılarını mutlaka yemelisiniz. Tatlıyı ısırdığınızda yumuşacık, ılık bir tat yakalıyorsunuz. İçinde muhallebi ya da kaymak var zannediyorsunuz halbuki fındık, şeker ve tereyağından başka bir şey yok. Akçaabat’da köftenizi yedikten sonra ilk önce Sümela Manastır’ını ziyaret etmenizi ardından da Trabzon’un Hamsiköy adlı beldesine çıkmanızı, burada doğanın tüm güzellikleri ile birlikte Osman Usta’nın elinden meşhur Hamsiköy sütlacını yemenizi tavsiye ederim.

Sütlaç, restoranlarda yediğiniz sarı renkte, fırınlanarak üstü yakılmış sütlaçdan değil, annelerimizin evde yaptığı krem renkte, pirinçlerin dişinize geldiği sütlaç tipinde. Bu kadar lezzetli olmasının en önemli sebebi kullanılan sütün kalitesi. Ayrıca nişasta, yumurta sarısı, su gibi katkı maddeleri de kesinlikle kullanılmıyor. 1933’de Atatürk’ün burada sütlaç yemesi ie ünlenen beldenin ününü neden hakettiğini sütlacı tadınca anlayacaksınız!

Pazar, Kasım 04, 2007

İstanbul Köftecisi

İstanbul Köftecisi, leziz köftelerden daha fazlasını bulabileceğiniz temiz ve kaliteli bir restoran. İlk olarak 1923'de Sirkeci'de açılan İstanbul Köftecisi'ni bugün aynı aileden Metin Çetin İstanbul'un Bahçelievler semtinde işletiyor. http://sehirrehberi.ibb.gov.tr/Default.aspx?&ap=istanbulresim&cx=81446&cy=94563&scl=8

Restoranın yöneticisi Zeki Erdemli ile yaptığım sohbette Bahçelievler'in yanısıra Başakşehir Organize Sitesi girişinde ve Halkalı Toplu konutlarda da şubeleri olduğunu öğrendim, yeni bayiliklere de açıklar.Burada farklı köfte çeşitlerini tatma fırsatını bulabilirsiniz. İstanbul köftesi maydanoz kökü ve soğan içeren mekana özel bir köfte, tadı İnegöl köfteyi andırıyor. Yumuşak yapısından dolayı kolay yeniliyor. Kasap köftesi ise acılı ve baharatlı. Akçaabat köfte, tipik sarımsaklı Akçaabat köftesi. Satır köfte ise Keşan yöresinin kuzu etinden yapılan Satır Et'inin küçük köfte formunda hazırlanmış bir benzeri. Ben İstanbul köfte ve Kasap köfteyi denemenizi tavsiye ederim.Köfte ile birlikte masalarda özel bir sos ikram ediliyor. Bu sos Antep Çavuşoğlu biberinden, zeytinyağ ve limon suyu ile hazırlanıyor. Tadı oldukça lezzetli, köftenizi beklerken ekmeğinize sürerek açlığınızı bastırabilirsiniz.
Satır köfte hariç köftelerde dana eti kullanılıyor. Etleri Çanakkale, Biga ve Afyon yörelerinden geliyor. Zeki bey köftelerinin %98 hergün aynı kalite ve lezzette sahip olduğunu belirtiyor. Köftelerin kalitesini temin etmek için hergün kendiside hazırlık sürecine katılıyormuş. Köfteleri kıvamını kaybetmemesi için serin ortamda hazırlamaya dikkat ediyorlarmış. İstanbul Köftecisi köfte çeşitlerinin yanısıra ızgara ve meze çeşitleri ile de geniş bir seçenek sunuyor müşterilerine. Dilerseniz salata barından kendinize güzel bir meze tabağı yaptırabilirsiniz. Ayrıca İstanbul'da ender olarak bulabileceğiniz Perde pilavı da var ve oldukça leziz, tatmanızı tavsiye ederim.
Burayı keşfetmemi sağlayan arkadaşım Boran Çelikkol'a teşekkürler.

İstanbul Köftecisi
Adres: İzzettin Çalışlar Cad. No:51, Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: 212-5065629