Cumartesi, Ağustos 04, 2007

Kolotoğlu Köfte

Akçaabat’ın meşhur köftesi ulusal bir değer. Akçaabatlılar da bu değerin farkında, 40 üyeli bir Köfteciler Derneği bile kurmuşlar. Bugün Akçaabat’da Köfteci Nihat, Köfteci Pirali, Kolotoğlu Köfte gibi birçok meşhur köfteci var. Ben de Ordu’lu arkadaşım Şölen Engin’in tavsiyesi üzerine Kolotoğlu Köfte’yi ziyaret ettim. Kolotoğlu Köfte’nin kurucusu Temel Kolot 1966’da amcası ile birlikte köfteciliğe başlamış, 1976’da da kendi köftecisini açmış. Temel halen Akçaabat Köfteciler Derneğinin de başkanı. Oğlu Sebahattin bey ile işletmeyi yürütüyorlar.

Benim ziyaret ettiğim ve fotoğrafladığım İnönü caddesi, Ak Camii karşısındaki geleneksel lokantalarını Temmuz 2007’de hemen karşıda sahildeki yeni mekânlarına taşıdılar.
Temel Bey’den edindiğim bilgiye göre Akçaabat Köftenin en temel özelliği Karadeniz yaylalarında kekik otu ile beslenen dana (doğurmamış inek), sığır (doğurmuş inek) ve tosun (erkek inek) eti kullanmaları. Kekiğin ete ayrı bir lezzet kattığına inanılıyor ki aynı görüş Bursa’daki İskender kebapçılarının da savunduğu bir düşünce. Bu sebeple çiftlik yemi ile beslenen hayvanları satın almıyorlar. Etin kol, kaburga ve gerdan bölümleri köftede kullanılıyor.Köfte hamuruna etin yanı sıra ekmek ve sarımsak katılıyor. Sarımsak gerçektende ete çok yakışıyor, yediğiniz diğer köftelerden farklı bir aroma ile karşılaşıyorsunuz. Korkulduğu gibi sarımsak etle birlikte piştiği için ağız kokusu gibi bir soruna da yol açmıyor ;) Köftenin yanında sunulan ızgara pişmiş biber, domates ve Trabzon ekmeği de köfteye pek yakışıyor. Kendi üretimleri ayran da harika. Sipariş sırasında piyazı da unutmamalı ancak maalesef Karadeniz yöresinde doğal olarak zeytinyağı kullanımı pek yaygın değil. Akçaabat’a kadar gitmiş iken Trabzon’un Vakfıkebir ilçesine uğrayarak meşhur Vakfıkebir ekmeğinden satın alabilir, Trabzon Uzun sokaktaki Beton Helva’nın müthiş helvasının, yaz helvasının ve şırasının tadına bakabilirsiniz.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Selamlar,
Memleketimden derlemelerle açmışsınız post'unuzu.Resimleri görünce birden kendimi orada hissettim inanın.Bizim köftemiz,ekeğimiz,piyazımız gerçekten tadılmaya değerdir.Size zeytinyağı konusunda katılıyorum.Ne yazıkki henüz o'nun tadına varamamışlar.Bence normal.))
Beton helvayı da bulmuşsunuz ya bravo..))Çok teşekkür ederim bir Trabzon'lu olarak.Ellerinize ve gönlünüze sağlık.

Hoşçakalın.
damak tadı

Hakkı Arıkan dedi ki...

Damak Tadı, Aslında daha anlatılacak çok yöresel yemek var, kuymak, pideler, otlu yemekler vs ancak blogun konseptine uygun olmadığı için onlardan bahsetmedim ancak Cumhuriyet yazılarımda bahsedeceğim.

Adsız dedi ki...

Akcaabatlı hemşehrim bile unutmuş zeytin ağaçlarını. Ama ben hatırlatayım Zeytin ağaçları hiç de yabancısı değildir Akcaabatın. Sahilleri vakti zamanında zeytinle dolu olan yöreden epey zeytinyağı ihrac edilirmiş civara. Bu gün yine meraklı ve bilen gözler bulabilir o ağaçları Akcaabatta ve sahildeki ilçelerde. Mandalin gibi O da bize olmuş Yabancı.

uykucu dedi ki...

2 yıl önceki karadeniz gezimizde bizde o lokantada oturup yemiştik köfteleri(benzettim)dönüştede vakit darlığından 3 tane yarım ekmek köfte yaptırdık yolda yemek için ,meğerse onların ekmeği trabzon ekmeğiymiş yuh demiştim. birini bile bitirememiştik hala aklıma gelince gülerim.ankarada aynı tat yok herne kadar et ordan geliyor deselerde..

Adsız dedi ki...

Akçaabatımızın tanıtımında köftemizin yeri büyük yer tutmaktadır. Bu nedenle Akçaabat köftesini gerçekten köftecilerimizin koruması ve hizmetteki kalitesinin yanında damak tadından ödün vermediklerini düşünüyorum. Bu arada köfteyi birde sahilde değilde Akçaabatın içinde deneyin bence kalıcaksınız çünkü et karışımı ne kadar çok olursa tad o kadar azalıyor. Tavsiyem Akçaabatta AHMET USTA yıda bi deneyin (kendisi Temel ustanın kardeşi) bence memnun kalıcaksınız!!

Hakkı Arıkan dedi ki...

Yusuf bey, bir sonraki ziyaretim içi Ahmet Usta denenecekler listesine alındı.

Trabzon'da meşhur bir dönerci varmış, bilginiz var mı?

Adsız dedi ki...

sahildeki koltoglu kofte rezil bir yer herhangi bir insana illaki musteri olmasi gerekmiyor bir insana karsi cok saygisizlar.oteki kofteci olan cemal ustayla yaris icinde.ve cemal ustanin yerine gidenlere dusman gibi bakiyor.musteri gelmiyo diye yakiniyor.insanlara karsi saygili olursa belki musterisi olur.ama bence insallah olmaz.cunku bana karsi cok terbiyesiz sekilde konustu.ben onun tanidigi degilim hicbirseyi degilim.siradan bir vatandasim.hastaligim sirasinda onun tuvaletini kullandigim icin bana etmedigi lafi birakmadi.neymis efendim neden orda yemek yememisim.neyse ilk once kendilerini duzeltsinler.bir insanla nasil konusulur bunu ogrensinler.

Adsız dedi ki...

SEVGİLİ ADSIZ ARKADAŞIM SAHİLDEKİ DİĞER KÖFTECİ CEMAL DEĞİL CEMİL USTA' DIR AYRICA BİR MÜNFERİT OLAYIN YILLARDIR HİZMET VERMEKTE OLAN VE AKÇAABATIN İLK KÖFTE SALONU OLAN KOLOTOĞLU KÖFTEYİ KARALAMANI GEREKTİRMEZ ANCAK BİR HİZMET ALMIŞSAN VE BU HİZMETTEN MEMNUN KALMAMIŞSAN BU KONUDA YORUM YAPMAN DAHA MANTIKLI OLACAKTIR. AYRICA HER GEÇEN KİŞİNİN TUVALETLERİ İSTEDİKLERİ GİBİ KULLANMALARI PEK DOĞRU BİR DAVRANIŞ DEĞİL 20 METRE İLERDE HALKA HİZMET VEREN BİR ÜCRETLİ TUVALET BULUNMAKTADIR. HER KAFASINA ESEN KİŞİ SİZİN EVİNİZE TUVALETİNİZİ KULLANABİLİRMİYİM DİYE GELSE TEPKİNİZ NE OLURDU? EMPATİ KURMANIZ DAHA MANTIKLI OLACAKTIR...

Adsız dedi ki...

Merhabalar,
Sanırım ben de memnun olmayan kişilerdenim.Ama yazmaya da korkuyorum,baksanıza eleştiri yazana tehditvari,büyük büyük harfler ile cevap veriliyor.Varsın olsun,ben yine de yazayım.Geçen yıl(2013 yılı)Ağustos ayında uzun zamandır gitmediğimiz memleketimize Ramazan bayramını da vesile ederek gidelim dedik.İki kızım ve karımla gittik,ilk kazığı Akçaabata ulaştığımız akşam hayırlısı ile yedik,Kolotoğlundan değil ama,ona kısmet değilmiş sanırım.Başkası kazıkladı bizi.Pişmemiş halde kilosu 22 TL olan köfteyi pişirip kilosu 50 TL ye afiyetle yedirdiler bize.
Herneyse gelelim saygıdeğer Kolotoğlu'na.Benim sorunum Kolotoğlu ile değil tabiki,çalıştırdığı pek kibar!hizmet nedir ve nasıl yapılır bilen saygılı personeline!.Ben personel diyorum,kimbilir belki de akrabadır.Öyle ya o kadar kahramanca bizi kovabiliyorsa vardır bir bildiği.Olay ne mi?Anlatayım efendim;Yaz günü havanın sıcak olması sebebi ile,muhteremler de sadece köfteden değilde,birazda başka ürünlerden kazanalım, girişimci olalım deyu sahile bakan kısma dondurma koymuşlar.Biz kullarınızda oradan geçerken serinleyelim diyerekten dondurma alalım dedik.Ancak daha önce fiyatını sormadan yediğimiz köftenin kazığının acısı yüreğimizde tazeliğini koruduğu için de,fiyatını bir soralım dedik.Dedik ve film başladı.Fiyat sorduğumuz beyefendi! o esnada çömelmiş halde başka bir şey ile ilgilendiği için soruyu idrak edemedi.Ayağa kalktı ve boş gözlerle bana baktı.Ben bu durumda soruyu tekrarladııım ,ancak tam o esnada beyefendi de! konuştu ve ikimizin sözleri havada karıştı;
-Pardon dondurma kaç para?
- ....!?
-Bir top kaç para,fiyatı nedir?
_Ne tiysin sen hemşerim,ne temek kaç para ilk tefa mi tonturma alıysin? Laylayeillallah.Yok tonturma satmayruk,ula adama bak sanki ilk tefa tonturma alıyi,tovbe tövbe kibrit mi alıysın hemşerim.
Diyerek,beni kızlarımın ve karımın yanında bir güzel kovdu.Allahtan dayak yiyipte kızlarıma rezil olmadım.Sonra hanım kolumdan çekti,boşver bırak dedi.Devam ettik,Trabzon yönüne doğru yürüdük.Hemen yan tarafta aynı şekilde dondurma satan bir yer daha gördük.Yanaşıp satıcı genç çocuğa;''Delikanlı burada dondurma fiyatını sormak ayıp mı?'' dedim.Gülümsedi,bir şey söyleyecekti,O söylemeden dondurma almakta olan başka birisi atıldı;''Yan taraftan mi kelıysın ? '' dedi.Evet deyince o da güldü ve ''Ola hemşerim oların paraya ihtiyaci yok heralde,keçen künida karinın piri kafalarina atti tonturmayi'' dedi.
İstanbul'a dönünce Kolotoğlu'nun telefon numarasını internet vasıtasıyla buldum ve aradım.Telefona çıkan beyefendi,işletme sahibinin oğlu olduğunu söyledi.Olayı anlattığımda;''Haberım var olaytan,ama bağa paşka türli anlattiler.''dedi.Yani beyefendiden;''Kusura bakmayın,bir şekilde telafi ederiz,yanlış anlaşılma olmuştur yine sizi bekleriz.''gibi sözler duymadım.
Sadete gelirsek,İstanbul'da yaşayan bir Akçaabat'lı olarak üzüldüm.Ayı bile olsam yanımda eşim ve çocuklarım vardı.Üstüne basarak tekrar söylüyorum ''AYI''bile olsam,hem de kız çocuklarının yanında,bir esnaf olarak biraz daha sakin olabilirdiniz.İşletme sahibinin oğlu beyefendiye de,çalıştırdığı elemanına sahip çıkması gerektiği yer,zaman ve olayı bir daha gözden geçirmesini tavsiye ederim.
Son olarak bu yaz yine de gelmeyi düşünüyorum.Ama sizden domdurma almıyacağım.Yorumumla ilgilenirseniz ve daha sonra da kim bu derseniz ben size tekrar ulaşı telefonumu ve adımı soyadımı da veririm
Selamlar,saygılar.

Adsız dedi ki...

Bunlar köfteci değil esnaf hiç değil. Zaten mekanın içereisine girince bir yalnızlık, terkedilmişlik duygusu sizi hapsediyor. Ben buraya neden geldim hissine kapılıyorsunuz. Görevliler ve kasadakiler neden geldin biz burda 'müşterileri' sevmeyiz diye içlerinden geçirdiklerini hissediyorsunuz. Saygı,sevgi, hoşgörü hele gülümseme lugatlarında yok.Burdan köfte yerseniz yanında azar ve sert bakışlar müeseseden. Yazık Akçaabat'a Trabzon'a yazık böyle 'esnaflar' var.

Saygılar.