Cumartesi, Temmuz 21, 2007

Meşhur İnegöl Köftecisi

Bu yazıda yorum ve önerileri ile Ağzımın Tadı’na düzenli olarak katkıda bulunan Ankara’dan Murat Dayı’yı misafir ediyorum. İşte Murat Dayı’nın kalemi ve objektifinden Ankara Yenimahalle’deki Meşhur İnegöl Köftecisi.

Köftecimiz 1968 yılında aynı dükkânda açılmış, çevre esnaf ikinci nesildir buradan yemek yiyor. Ankara gibi genç sayılabilecek bir şehir için olduk eski bir müessese olduğunu söyleyebiliriz.Bir buçuk köfte, yoğurt ve piyaz sipariş ettik. Yoğurt epey yağlı, sanki tamamı kaymakmış gibi. Oldukça lezzetli. Mutlaka denenmeli.
Piyaz sirke ve tuzdan yoksun geliyor, mutlaka eklenmeli ve suyu ekmek eşliğinde değerlendirilmeli, üstüne yumurta söğüşlenmiş, soğanı kıvamı iyi sayılır, güzel bir piyaz vesselam. (Bir tahini eksik-aaah ah...)
Köfte porsiyonları kuvvetli, aslında bir porsiyon yeterli olabilirmiş. Et çok lezzetli.Sevgili dostum Yusuf Gürsoy "köfte etin ziyanıdır" der :) ama bu köfte, köfte değil de etin tadını veriyor. Herhangi bir baharat veya katkı olduğunu sanmıyorum, ustalar çok diyalog canlısı gözükmediğinden konuşmaya kalkışmadım açıkçası (ilkyazım, mazur görün :) )
İşini iyi yapan müesseselerde görülen bir problem aslında müşteri odaksızlık (!)Velhasıl kelam köfte gayet lezzetli. Yoğurt kıvamlı, piyazın üstünde çalışılırsa (pul biber, sirke, tuz) sonuç başarılı. Ancak köftenin yanındaki biberlerden koyu renkli olanı dilimin dudağımın şişmesine neden oldu :) neyse ki 2–3 köfte kala zehirlendim de tat alma duyularım sağlamken fikir sahibi olabildim.

Bir de Kemalpaşa Tatlısı var köftecimizde. (İnegöl köftecisinde şambaba olacak değil ya). Üstünde kaymakla sunuluyor. Marjinal faydam dibi bulduğundan da olabilir ama pek de beğenmedim. Sonuçta İmam Çağdaş'ta da tıka basa kebap yemiştim ama baklavasının tadını hürmetle anabiliyorum. Demek ki çok da matah değilmiş.
Köftecimizin bir bahçesi bulunmakta,zaten bu sıcaklarda,bir de ızgaranın sıcağı eklenince kapalı mekanda oturmak işkence olurdu. Bazı kusurlarını belirtmek isterim. Saat 21:00 civarı yememize rağmen çay yoktu. Bence servis sürdüğü müddetçe çay mutlaka hazır olmalıydı. Bence çayla taçlandırılmamış bir yemek (hele tatlı da varsa) amacına ulaşmamıştır. Ayrıca ıslak mendil,bitişikteki kebapçıyla ortak bastırılmış, bir yüzünde köftecimiz,bir yüzünde bitişik kebapçının ismi bulunmakta :)

Meşhur İnegöl Köftecisi Yenimahalle'de,Çarşı Cad. Taşkın Sok. (parke taşla döşeli dar bir sokak) No:23te. Yosun Pastanesinin önüne,sağa doğru dönüyoruz,ilk sağa döndüğümüzde solda sıra sıra lokantalar bulunuyor, neonundan tanıyabilirsiniz. Ankara gibi orjinalliklerin kıt olduğu bir şehirde denenmesi gereken bir mekan.
Afiyet olsun :)

Cuma, Temmuz 13, 2007

Ağzımın Tadı Cumhuriyet Gezi Dergisinde

Temmuz 2007'den itibaren Cumhuriyet gazetesinin her çarşamba yayınlanan Gezi dergisinde yöresel yemekler üzerine yazılarım yayınlanmaya başlayacak. Şu an için ayda bir yazmayı düşünüyorum. 11 Temmuz sayısında yayınlanan ilk yazım Antalya Piyaz'ı üzerine oldu.

Perşembe, Temmuz 12, 2007

Uludağ Et Lokantası

Aslen Bursa’nın meşhur Cumalıkızık köyünden olan Burhan Uludağ, 1956’da Ankara Denizciler caddesinde ilk lokantasını açar. O günlerden bugünlere Ankara’da 3 ve İstanbul’da 2 lokanta ile ulaşırlar.

Uludağ Et, 1985 yılında İstanbul’daki ilk lokantasını bu yazıda fotoğraflarını göreceğiniz Florya’da açar. Bu şubenin önemli bir özelliği Florya’da ki Atatürk köşkünün hemen yanında bulunmasıdır. Burada yemeğinizi bu güzel köşkün ve denizin manzarası ile birlikte yersiniz.
Lokantanın Özel Uludağ kebabı, köfte çeşitleri, şiş kebaplar ve diğer ızgara et çeşitleri ile son derece geniş bir menüsü var. Başlangıç olarak sunulan sıcak lavaş, tereyağı, peynir ve ceviz açlığınızı bastırmaya birebir. Salatalar tazemi taze.Benim favorim olan Uludağ kebabı, Bursa İskender kebabın bir versiyonu. Bu Kebabı Uludağ kendi formülü ile hazırlıyor ve bu sebeple ismine de İskender kebap demiyor. Etler Trakya, Gönen ve Afyon yöresinden geliyor. Etin her kısmı kullanılmıyor, mutlaka sinirleri alınıyor. Kebabın sosu, tereyağı tam kıvamında, tadına doyum olmuyor.
Diğer bir spesiyal olan Uludağ köfte ise özel katkı ile hazırlanan İnegöl usulü, yumuşak, yemesi kolay bir köfte. Yanında sunulan patates püresi ile tipik İnegöl köftelerinden farklılaşıyor. Köftede kuzu ve dana eti birlikte kullanılıyor.
Yemek sonrasında da kum ocağında pişirilen Türk kahvesini mutlaka içmenizi tavsiye ederim.

Uludağ'ın yemeklerinin dışında temel en beğendiğim özelliği müşteri memnuniyetine verdikleri önem ve başarılı servisleri. Burada ki personelin çok iyi eğitilmiş olduğu hemen göze çarpıyor. Lokantaya ilk girişinizdeki karşılama, servis sırasında garsonlar arasındaki görev dağılımı son derece profesyonelce işliyor. Masaların, tuvaletlerin temizliği dikkat çekici. Gönlünüz rahat ailece yemeğinizi burada yiyebilirsiniz. Uludağ o kadar kurumsallaşmış ki kendi periyodik dergisini bile çıkarmaya başlamış.

Pazartesi, Temmuz 02, 2007

Tatbak

Bir Nişantaşı klasiği Tatbak 1960’dan bu yana semt sakinlerine hizmet veriyor. Benim de uzun yıllardır müşterisi olduğum bu lezzet noktasını şu an 34 yaşında olup nerede ise doğumundan bu yana devamlı müşterisi arkadaşım Emre Erşahin’in rehberliğinde yeniden keşfettim. Emre için istikrarın adresi olan Tatbak bugünde aile geleneğini devam ettiriyor. Kurucusu Hasan Katıkçı Gaziantep’te baklavacı çırağı iken 1951’de önce Ankara’ya sonrada 1952’de İstanbul’a yerleşmiş. 1960’a kadar çeşitli kebapçılarda çalıştıktan sonra o sene bugün Tatbak’ı açmış. Bugün oğlu Fatih Katıkçı dayısı ve 35 senelik ustaları ile birlikte aynı lezzeti sunmaya devam ediyor. Fatih bey müşterileri ile uzun yıllara dayalı bir dostluklarının bulunduğunu bir aile gibi olduklarını ifade ediyor.
Tatbak Antep mutfağını İstanbul damak tadına göre uyarlamış. Kebapların yağ oranı Antep’e göre daha az, Antep’in aksine sırf koyun değil koyun ile birlikte dana eti de kullanılıyor. Lahmacunda sarımsak kullanılmıyor. Menü oldukça zengin; Ezo gelin çorbası, lahmacun, bol etli lahmacun olan Çullama, özel pidesi olan kuşbaşı etli pide, yoğurtlu kebap, simit kebabı, Adana kebap, Urfa kebap, fıstıklı kebap, Ali Nazik, Halep işi… Her biri birbirinden lezzetli. Lahmacunları Vizyon dergisinden ödüllü!

Yemekler ile birlikte kendi üretimleri olan ayranı da es geçmemenizde fayda var.
Ve de kapanışı mutlaka kaymaklı tel kadayıf ile yapmanızı tavsiye ederim. Buranın tel kadayıfının farkı kaymak kadayıfın üstüne servis öncesi kondurulmuyor, kadayıf içine konularak birlikte pişiriliyor. Gerisini siz tahmin edin!
Emre ile midelerimizin mutluluğu yüzümüze yansımış :)Kebap keyfinizin ardından dilerseniz Teşvikiye Şakayık sokaktaki Tikina'nın rahat ortamında (http://www.tikina.com.tr/) birbirinden lezzetli çaylar ile keyfinize keyif katabilirsiniz.