Pazartesi, Ocak 22, 2007

Gourmet Burger Kitchen

Ağzımın Tadı’na yeni bir yön vermeye karar verdim. Bundan böyle sadece Türkiye’nin Köfte-Kebap-Kuru fasulye lezzetlerine değil bunların uluslararası versiyonlarına ya da yakın konseptte olan benzerlerine de yer vereceğim. Kendi ülkelerinde meatball, kufta', kyufte, köttbullar, keftes… gibi isimler altında leziz köfteler yapan restoranlar, köftecilere yakın duran burger’cılar, kebapçılara yakın duran steak house’lar yada grill house’lar, menülerinde kuru fasulye yemeğinin benzeri kırmızı fasulye yemekleri sunan yurtdışından restoranlara da bu sayfalarda yer vereceğim. Tabii bunu siz okuyucularımın desteği olmadan tek başıma yapmam mümkün değil. Sizlerin de içerik katkıları ile uluslararası boyutta zengin bir lezzet blog’u oluşturacağımız ümidindeyim. Başlangıç olarak ilk yabancı restoran önerisini Londra’dan blogger kardeş Burcu Beyazay yapacak. Burcu, http://www.foodiesinlondon.blogspot.com/ adlı blogunu severek takip ettiğim bir lezzet avcısı. İşte Burcu’nun GOURMET BURGER KITCHEN yazısı.Yabancı ülkelerdeki gezilerde görülen ilginç yerlerin yanı sıra diğer bir eğlence unsuru da, özellikle bizim gibi damak zevkine düşkün insanlar için, edinilen değişik lezzet deneyimleri oluyor. Bu noktada global köyümüzde her köşe başında bir MC Donald’s veya Burger King bulup işi ucuza kapatmak kolay, yerel veya orijinal yemek yapan yerleri bulmaya çalışmak ise zor ama “anı” yaratacak seçim.

Akdeniz ülkelerinde iş biraz daha kolay; mutfak kültürleri geniş ve lokal restoranlar da yaygın bir şekilde bulunabiliyor. Üçgen sandviç-cips ikilisiyle beslenen bir ülkede, İngiltere’de ise işler biraz daha zor. Yerel yemek tanımı yapmak bile çok güç; “nedir olay” denildiğinde ilk cevap “et-patates” oluyor. Kırsal kesimi kuzu dolu bir memlekette çok da şaşılacak bir durum değil hani! Yine de daha orijinal lezzetler keşfetmek için birazcık araştırmakta fayda var. Mesela Londra’da yiyebileceğiniz en güzel yiyeceklerden birinin hamburger olduğunu söylesem tepkiniz nasıl olurdu acaba? Köfteye düşkünseniz, mesela sevgili Hakkı Dayı gibi, iyi bir seçim olabilir belki de, ne dersiniz?

Burger, Londra’da oldukça yaygın bir yemek, tabi ki burada Burger King veya Mc Donalds’ta yapılan ince köfteli burgerlardan bahsetmiyorum. İngiltere’ye özgü olan şey İskoçya’nın ünlü Aberdeen Angus Beef’ten (http://en.wikipedia.org/wiki/Angus_cattle) yapılan oldukça kalın köfteli burgerları. Tipik İngiliz publarında rahatça bulabileceğiniz bu burgerların iyisini bulmak oldukça güç, genelde et çok yoğun olduğundan biraz ağır bir lezzeti oluyor. Yine de balığa benzemeyen filotalardan yapılmış fish&chips’lere göre daha iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. Bu özel etle yapılmış burgerların iyisini bulmak için publardan öte ünlü restoran zincirlerini denemek daha akıllıca bir seçim. Ultimate Burger (http://www.ultimateburger.co.uk/) veya Fine Burger Co (http://www.fineburger.co.uk/) en ünlülerinden ama ikisi de Gourmet Burger Kitchen’in şanını yakalayamıyor :) Gourmet Burger Kitchen İngiltere’de yayılmış ama Yeni Zelanda orijinli bir hamburger zinciri. 3 tane Kiwi tarafından kurulmuş bu zincir şef Peter Gordon tarafından hazırlanmış ilginç burgerlarıyla ünlü. Peter Gordon (www.theprovidores.co.uk/peter.html) Providores’in (www.theprovidores.co.uk/tapa.html) üç silahşörlerinden biri, burger seçimi dışında yarattığı güzellikler (özellikle tapa’lar ve muhteşem şaraplar) için Providores de oldukça güzel bir seçim. GBK’da sadece ilginç burger birleşimleri için danışmanlık yapıyor. “Bir burger ne kadar ilginç olabilir” gibi bir düşünce geçiyordur kafanızdan, çok da haklısınız.
İlk ilginçlik etten kaynaklanıyor, oldukça kalın bir köfte var içinde, bunun için en taze et ürünleri kullanılıyor. Dana etinden hoşlanmayanlar için tavuk ve geyik eti de bir diğer seçim. Tazeliğin yanı sıra pişirilme yöntemi de oldukça fark yaratıyor, iyi pişmiş olmasına rağmen kuru olmayan bir köfte anne mutfakları haricinde çok da kolay bulunabilir bir şey değil. İkinci fark ise soslardan geliyor: Ketçap ve mayonez gurmeler için oldukça eski moda ve yalın kalıyor, onların yerini ilginç kombinasyonlar alıyor. Mesela köftenizin üzerine mango ve zencefilden yapılmış bir sos koysalar, şöyle hafif tatlı bir yemek sunsalar size? Ya da yemeklerde tatlıdan hoşlanmıyorsanız, benim gibi, taze fesleğen sosu koysalar ve de mozarellayla süsleseler? Tüm bu sosların üstüne bol bol taze marul, domates, soğan koysalar? Günlük pişirilmiş leziz ekmeklerin içinde yemeye hazır hale getirseler?
GBK’yi bu kadar ünlü ve popüler yapan iste bu iki ana unsur, eti ve sosları. Oldukça geniş bir menüsü var, ayrıca bu menüyle tatmin olmazsanız da yanda verilen değişik malzeme seçeneklerinden kendi burgerınızı da oluşturabilirsiniz. Etli yemek istemiyorsanız Portabella mantarıyla yaptıklari vejeteryan burgerı deneyebilir ya da keçi peyniriyle patlıcanı birleştirdikleri burgerla değişik bir deneyim elde edebilirsiniz. Burgerlerın hepsinde ekmeğin üst kapağına “relish” dedikleri kızılcıkla yapılan değişik bir sos yer alıyor. Eğer tatlı sevmiyorsanız baştan bunu istememekte fayda var…
Burgerinizin yanına kalın parmak patates kızartması ve de kocaman milkshake’lerden almak da yemeğinizi zenginleştirebilir. İkisi de oldukça büyük porsiyonlarda geldiğinden 2 kişi paylaşmak için oldukça uygun. Cikolatalı veya çilekli milkshake yerine misket limonu suyuyla yapılan Lime milkshake de bir diğer orijinal lezzet tatma olanağı.
Fiyatlar normalde yiyeceğiniz bir burgera göre oldukça yüksek, baştan belirtmekte fayda var; adam başi ortalama 10 pound’a geliyor yiyeceğiniz yemek. Pahalı durmasına rağmen edineceğiniz lezzet deneyimine değeceği görüşündeyim ben şahsen. Londra’da oldukca yaygin bir zincir GBK, en merkezi olanı Soho’daki sanırım. Diğerlerini de web sitesinden (http://www.gbkinfo.com/) bakıp öğrenebilirsiniz.

Metro gazetesinin GBK’nın burgerlari için yaptığı yorumla yazımı bitirmek istiyorum: “A Rolls Royce of a burger”. Herkese şimdiden afiyet olsun :)

Burcu Beyazay

Salı, Ocak 16, 2007

Tahmis Köftecisi

Tahmis Köftecisi ile tanışmam 2005 senesinde Ahırkapı’da ki geleneksel Hıdrellez kutlamalarına rastlar. Bu şenlikte tüm yiyecek ve içecek satıcıları ürünlerini geçmiştekinin benzeri şekilde tezgâhlarda sokakta satar. Bunlar arasında Edirne’li Tahmis Köftecisi’ne rastlayınca tercihimi tabiî ki onlardan yana kullandım. Çok da memnun kaldım. Köftenin tadı damağımda kalmış idi, neyseki 1 sene sonra Edirne’de Tahmis Köftecisi’ni ziyaret etmek kısmet oldu.
Tahmis Köftecisi, Edirne çarşısında Tahmis meydanında yer alıyor. 1970 senesinde Hüseyin Almadık tarafından açılmış şu anda da oğulları Cihan ve Şendoğan kardeşler tarafından işletiliyor.
Köfteleri beklendiği şekilde Rumeli usulü, Selanik kökenli. Cihan Almadık iyi köfteyi çatalla batırdığınızda yumuşaklığını hissettiren, ağızda tat bırakan köfte şeklinde tanımlıyor. İyi köftede önemli olanın etin kalitesi, hayvanın sağlıklı olması olduğunu söylüyor. Etlerini hep aynı kasaptan yani Edirne’deki Menekşe Market’den satın alıyorlarmış.
Köftenin içerisine diğer bazı köfteciler gibi irmik koymuyorlarmış, irmiğin köftenin tadını bozduğuna lastik tadı verdiğine inanıyorlar. Ete %5 oranında ekmek katıyorlar ki bunun amacı etin yoğunlaşarak tutması imiş. Köftede ayrıca soğan, kimyon, kekik ve karabiber de kullanıyorlar. Köftede illaha dana eti kullanılacak diye bir kuralları yok, kışları köfteyi yumuşatmak için biraz koyun eti de katıyorlarmış. Hayvanın ön kol ağırlıklı olmak üzere, sırt, kaburga bölümlerini kullanıyor, çok yağlı et kullanmamaya dikkat ediyorlarmış.
Köfte ile birlikte sundukları acı biber sosu da kendi üretimleri. Keşan kırmızı sivri biberinden üretiyorlarmış. Yoğurtlarının tadı da bir harika, mutlaka tatmalısınız. Yoğurtlarını Edirne Devlet hastanesinin yakınındaki Göle yoğurtçusundan alıyorlarmış. Yoğurt %80 inek, %20 koyun sütünden yapılıyormuş. Tabii ki köfte ile birlikte piyaz da yemeli, piyazları da çok leziz. Piyazda Dermosan cinsi fasülye kullanıyorlarmış. Tahmis köftecisine hafta sonu giderseniz, Edirne’ye ziyarete gelmiş Yunanlı komşularımız ile birlikte yemek yemeniz pek olası.
Edirne’ye kadar gitmişken Mimar Sinan’ın şaheseri Selimiye Camii’ni ziyaret edebilir ve de Sultan 2. Bayezıd Külliyesi Sağlık Müzesini gezerek konu mankenleri ile arkadaşlık edebilirsiniz :)

Pazartesi, Ocak 08, 2007

Develi Kebap

İyi Antep kebabı İstanbul’da yenilebilir mi? Evet, kesinlikle yenilebilir hem de alası. 1912’de Gaziantep’de kurulan Develi Kebap, 1966’dan bu yana da İstanbul Samatya’da faaliyet gösteriyor. 2. Bahar dizisi ile birlikte Vakkas’ın kebapçı dükkanı olarak yoğun ilgi gören Develi’nin aslında pek de reklama ihtiyacı yok. Keza Samatya’daki ana lokantanın dışında Etiler ve Kalamış’ta da şube açacak kadar büyümüşler. Bugün Develi’nin başında ailenin 3. kuşak temsilcisi Arif Develier var. Develi’nin kebapları o kadar lezzetli ki meze ve ara sıcaklar ile açlığımızı bastırmış olmamıza rağmen maksimum sayıda farklı kebabı tadabilmek amacı ile ortaya söylediğimiz 5 porsiyon kebabın 5ine de canavar edası ile saldırdık, öyle ki bir tanesini bile tam porsiyon fotoğraflayamadım. Bu sebeple aslında tatmadığımız, yemekten sonra mutfakta fotoğrafladığım tandır kebabı size yenilmemiş şekilde gösterebiliyorum :)
Menü’de o kadar çok lezzetli yemek var ki seçmesi de, tavsiye etmesi de zor. Bizim tercihlerimiz şunlar oldu; Fındık lahmacun. İçli köfte. Yenibahar, tarçın, kimyon gibi 7 çeşit baharat ile hazırlanmış hayatımda yediğim en lezzetli çiğ köfte. Alüminyum folyo içinde fırınlanmış, kağıtta pastırma. Altı nefis patlıcan ezmeli Ali Nazik kebabı. Develi’nin icadı olan ve bugüne kadar tattığım benzerlerinin asla aynı tadı yakalayamadığı fıstıklı kebap. Bunların yanında nefis turşu ve gavurdağ salatası. Ve de fıstıklı künefe ve kaymaklı incir tatlısı ile tatlı bir son…

Develi’deki bu lezzetin sebebi şunlar; Birincisi kullanılan baharatlar, nar ekşisi gibi bazı temel malzemeler Gaziantep’ten geliyor ve Arif bey malzemeleri bizzat kendisi satın alıyor. 2.si mutfakta uzmanlaşma; çiğ köfteci, soğukçu, sıcakçı, tatlıcı aşçılar var işinde uzmanlaşmış.
Develi’yi tavsiye eden Emre Erşahin’e bu ağzınıza layık önerisi için çok teşekkürler.

Develi'nin bulunduğu sokaktan bir enstantane
Kebap Canavarları Emre Erşahin, Hakkı Arıkan, Murat Yerdekalmazer, Alper Akçan